Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | yapmaya kışkırtmak | put up v. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | (birini bir şey yapmaya) kışkırtmak | provoke (one) into (doing something) v. | ||
Don't let yourself be provoked into a fight. Kavgaya kışkırtılmanıza izin vermeyin. More Sentences |
||||
Phrasals | (birini) dalga geçerek (bir şey yapmaya) kışkırtmak | taunt (one) into (doing something) v. | ||
Phrasals | (bir şey) yapmaya kışkırtmak | stir to (something) v. | ||
Phrasals | birini bir şey yapmaya yapmaya kışkırtmak | stir someone into something v. | ||
Phrasals | birini bir şey yapmaya yapmaya kışkırtmak | stir someone to something v. | ||
Phrasals | dalga geçerek (bir şey yapmaya) kışkırtmak | taunt into v. |